29 Ekim 2010 Cuma

BAŞARI ÖLÇÜTÜ

Yıllar sonra ilk kez bir İstanbul takımı bir Anadolu deplasmanına favori olmadan gidiyor. Bursaspor’un geçen sene ezberleri bozan şampiyonluğuyla artık 3 büyüklerin hegamonyasının yıkıldığı ve “Anadolu İhtilali” nin gerçekleştiği söylenir oldu. Bu da yıllardır bu 3 takımın karşısında ezilip büzülen takımları biraz olsun silkeledi. Bu akşam da henüz mağlubiyet yaşamamış son şampiyonun karşısına çıkıyor Fenerbahçe. Maçın zorlu geçeceği kesin. Ama önemli olan, şu anda yaşanan durumdur. Fenerbahçeli oyuncuların yaşadığı, ya da Bursaspor’un diğer takımlara yaşattığı psikolojidir. Şampiyonla oynamak farklı bir duygudur. Onu yenmenin verdiği haz başkadır. Zaten yıllardır Anadolu takımları 3 büyüklere karşı oynadıkları gibi diğer takımlara karşı oynasalardı, yeni bir şampiyon için bu kadar beklenmezdi. Bunu tabii ki artan gelirlerle takımların gelişmesine de bağlayabiliriz. Ama o sahaya çıkan oyuncu maçtan sonra alacağı primi düşünmez. Süper Lig’de oynayan bir oyuncunun belli bir kapasitede olması beklenir. Bu potansiyeli 3 büyükler dışında dışarıya en başarılı şekilde vuran takım Bursaspor oldu.

Bu konuyla bağlantılı olarak tartışılan bir diğer konu ise ligimizin kalitesinin düşüp düşmediği. Diğer takımlar mı daha iyi oldular, yoksa 3 büyükler mi kötüleştiler? Sert, fizik mücadeleye dayalı Spor Toto Süper Lig hala yurtdışında ilgi görür konumda değil. Zaten bunun ölçüsü Avrupa kupalarıdır. Beşiktaş dışındaki takımlarımızın çok erken havlu atması bizi aradığımız cevaba götürüyor. Siz burada ne kadar para harcarsanız harcayın, mücadelenizi Edirne’nin dışına taşıyamadığınız sürece bir anlam ifade etmiyor. Dünya takımı olmak sadece sözle veya ekonomik verilerle değil, Avrupa’daki bilinilirliğinizle oluyor. Bunun için de Şampiyonlar Ligi’nde ve UEFA Avrupa Ligi’nde en azından grupları geçmemiz gerekiyor. Her ne kadar UEFA Avrupa Ligi’nde finali hedefleyen çok takımımız olsa da, bunun o kadar kolay olmadığını yaşayarak öğreniyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder