8 Ekim 2010 Cuma

ALMANYA MAÇI ÜZERİNE

Bu akşam büyük bir mücadele izleyeceğiz. Dünyanın en güçlü takımlarından Almanya karşısına çıkacak olan Milli Takımımız bize büyük bir heyecan daha yaşatacak. Gruptaki ilk 2 maçı kazanmış olmanın verdiği özgüven bizi Almanlar karşısına daha inançlı çıkartıyor. Her ne kadar son günlerde Almanya'nın kazanma şansının çok yüksek olduğuna dair görüşler bildirilse de, buna katılmıyorum. Almanya-Türkiye önemli bir milli maçtır. Nasıl Türkiye-Yunanistan veya İngiltere-Almanya maçları sonuçları önceden kestirilemeyen maçlarsa, 90'ların ikinci yarısından itibaren Türkiye de Almanya için zorlu rakipler sınıfına girmiştir. Bunun bilincinde olan bir takımımız var. Bu yüzden, Arda Turan'ın oynamaması çok önemli değil. O sahaya çıkan her oyuncu her hamlede ne yapması gerektiğinin farkında olan sporcular. Böyle maçlara alışkınlar. Böyle maçlarda yorgunluk olmaz. Gol de yiyebiliriz, ama ayağa kalkacak gücümüz var. Başımızda da dünyanın sayılı teknik direktörlerinden birinin olması bize ayrı bir güven veriyor.

Bütün hafta medya, beklendiği üzere, Mesut Özil'e yoğunlaştı. Ondan çıkartabileceği bütün haberleri aktardı. Genel bir kısır döngüde gelişti her şey. "Gol atarsa, ne yapacak?", "Almanya'yı neden seçtin?" gibi geyikler hafta boyunca sürdü. Profesyonel eğitimini Almanya'da almış bir oyuncudan bahsediyoruz. Bizim futbolcuların konu paraya geldiğinde bahsettiği "profesyonellik" değil söylediğim. Sahaya çıktığında bütün konsantresini karşı kaleye verecek bir adam, Mesut Özil. Görevini unutacağını zannetmiyorum. Forması için sonuna kadar mücadele edecektir. Bizim için önemli olan, en başta orta sahamızın oyuna ağırlığını koymasıdır. Oyunun kontrolü buradan geçer. Bunun için de Nuri Şahin'in, eğer oynarsa, kontrolü eline alması en büyük dileğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder