24 Ekim 2010 Pazar

TERCÜME HATASI

İnsanların kullandığı kelimelerin ne kadar önemli olduğunu, ağızdan çıkan bir sözcüğün o kişiyi başkalarının gözünde nereden nereye getirebileceğini geçtiğimiz 1,5 senede Galatasaray'da yaşadık. Önce İngilizce tercüme yapan Mert Çetin'in geçen sezon Frank Rijkaard'ın tercümesinde yetersiz kalmasıyla bir "yalnız adam" figürü oluşmaya başladı. Gittikçe komik bir hal alan basın toplantıları Frank Rijkaard için ıstıraplı bir hal almaya başlamıştı. Kendini anlatmakta zorlanan bir spor adamı ve pusuda hata yapılmasını bekleyen basının galibi belli mücadelesi başlamıştı. Ama asıl sorun, Avrupa'nın en önemli kulüplerinden biri olduğunu düşündüğümüz Galatasaray'ın, yabancı hocasını doğru düzgün İngilizce konuşamayan (ya da anlayamayan diyelim) bir tercümana emanet etmesiydi. Her işte olduğumuz gibi bunda da bir alaturkalık yaşadık.

Bu sezon ise sorunun çözümünü buldular ya da bulduklarını zannettiler. Galatasaray'ın eski futbolcusu Mustafa Yücedağ, Hollandaca konuşabiliyordu. Frank Rijkaard da artık anlatmak istediklerini daha rahat dile getirebilecekti ya da biz öyle zannediyorduk. Maalesef Frank Rijkaard içinde bulunduğu durumu hiçbir zaman anlatamadı. Belki de anlatmak istemedi. Karşısındaki insanları bugüne kadar çalıştığı insanlar gibi zannetti. Ama biz farklıyız. Maalesef öyleyiz. Konu paraya gelince "Ben profesyonelim" diyen oyuncular, kulüp başkanlarıyla elleri ceplerinde "ağabey" muhabbeti yapabiliyor. Bir maç sonunda bir oyuncu "Ben insanlar bana güvenirse, daha iyi oynayacağımı söylemiştim." şeklinde bir açıklama yapabilme hakkını kendinde görebiliyor. Böyle bir gafletin oluşması büyük bir yönetim hatasıdır. Bu oyuncuların hiçbirinin nerede nasıl konuşacağını veya davranacağını bilememesi sporcu eğitimimizin eksikliğini gözler önüne seriyor.

Şimdi Galatasaray'ın başına nasıl gönderildiği unutulmayan Gheorghe Hagi geldi. O nasılsa "içimizden biri". "Gel" derler, gelir; "Git" derler, gider. Şimdi merakla beklediğim, oyuncuların bir sonraki maçta (maalesef Fenerbahçe deplasmanı) nasıl bir ruh halinde olacakları. Frank Rijkaard'ın, Mustafa Yücedağ'ın söylediği gibi, "sabote" edilip edilmediği, ki edildiyse, böyle bir oyuncu topluluğunun Galatasaray'da bulunmasından hicap duyarım. Son olarak da, sezon sonunda olası bir başarısızlıktan sonra Gheorghe Hagi'ye karşı nasıl bir davranış sergileneceği. Umarım sonunda, olan Tugay Kerimoğlu'na olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder