27 Ekim 2010 Çarşamba

SADECE BİR TOPUN PEŞİNDE Mİ?

Futbol, 22 adamın bir topun peşinden koştuğu bir oyundan çok daha fazlasıdır. İçinde hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayacak, çok farklı gizemler taşır. Geçirdiği evrim itibariyle bir spordan fazlası olmuştur. Kulübünün ona yaptığı haksızlığı mahkemeye taşıyarak, dünyada sporun akışını değiştiren Jean-Marc Bosman’la (Bosman davası) hayatımıza giren “Endüstriyel Futbol” dünyanın en sevdiği, halkın sporunu bir anda multi-milyarderlerin yeni eğlence aracına dönüştürdü. Kendisi her ne kadar hakkını arayan bir adamsa da, işler onun kontrolünden çıktı ve futbol dünyası bugün tamamen gereğinden fazla şişirilmiş fiyatlı oyuncularla dolu, paranın her şeyden önemli olduğu, taraftarın bile buna göre şekillendirildiği bir yer oldu.

Yetenekli bir oyuncuyu elinden kaçırmamak için yapılan, 100’lerce milyon Euro’luk fesih maddeleri içeren sözleşmeler, artık işin tadının kaçtığının belgesi. Bu oyuncuların oldukları takımlar sürekli kazanmak istiyor. Her şeyi kazanmak için savunmanın ön planda olduğu bir futbol gelişiyor. Buna karşılık FIFA maçlarda daha çok gol olsun diye olmadık kurallar icat etmeye çalışıyor. Sanırım insanların Pelé, Diego Maradona, Michel Platini gibi oyunculara duydukları özlem, öngörülen sorunun cevaplarını da içinde barındırıyor. 4 sene önce futbol hayatına nokta koyan Zinedine Zidane’ın bir benzerini bile izlemek için kaç sene bekleyeceğimiz bir muamma.

Alex Ferguson, Jose Mourinho, Johann Cruijff, Eric Cantona, Gary Lineker,… Bunlar benim hayranlıkla izlediklerimden sadece birkaçı. Adını sayamadığım yüzlercesi var. Hepsi de bu oyuna bir güzellik katabilmek için zihinlerini ve bedenlerini yordular ve hala yoruyorlar. Her ne kadar Bosman öncesi her şey daha güzelse de (takım ruhu, daha az para, daha çok milli duygular,…), bu oyun belki de kainatın sonuna kadar insanoğlunun en büyük eğlencesi olacak. Herkesin bunu unutmadan hareket etmesi dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder