11 Mayıs 2012 Cuma

AKILLARA ZARAR

Ne yapıp etsinler, cumartesi akşamı kazansınlar. Sizin istediğiniz bu. Aksini kabul etmiyorsunuz. Sizin hayatlarınız olduğu kadar, onların hayatları da bu maça bağlı! Böyle mi olmalıydı? Asıl suçluları birer birer affettiniz. Bütün olanların suçunu bir cahilin üzerine attınız.

Aslında güzel olan bir ülkenin ikiyüzlü vatandaşlarısınız. Spor değil sevdiğiniz, alt edemediğiniz egonuz. Karşınızdakine zarar vermekten keyif alıyorsunuz. Gerek maddi gerekse manevi. Sahada yenmek, dışarıda da dövmek istiyorsunuz. Sorunlarınız büyük. Psikolojik destek almanız lazım. Ama bunu kendinize yediremiyorsunuz. Bahaneniz de hazır. Adı konulamayan bir sevda sizinkisi. Hayat zaten yeterince stresli. Siz sadece kafanızı boşaltıyorsunuz. Olması gerekenden fazla boşalttığınızı söyleyebilirim.

Üslubunuz son derece tehlikeli. Söylediğiniz her cümlenin doğruluğuna o kadar eminsiniz ki, kulaklarınızın işlevini bile unutmuşsunuz. Kendilerinden başka kimseyi umursamayan adamların köleleri olmuşsunuz, farkında değilsiniz.

Amacından sapmış bir organizasyondur artık Türkiye'de oynanan oyun. Artık bir oyun da değil zaten. Bir "eğlence" aracı olmaktan çıktı, çünkü insanların eğlenmek gibi bir niyetleri yok. Çok isterdim başka bir yerde yaşamayı. Bu ülkede ne olup bittiğinden bihaber olmayı. Yapamıyorum malesef. Sanırım benim de pek akıllanacağım yok!

3 Mayıs 2012 Perşembe

AYNA

Şahsen tanımadığınız bir insanı neden sevmezsiniz? Sanırım siz Türkiye'de yaşayan bir futbolseversiniz. Sevginizi göstermenin aksine, nefretinizi kusmaya programlanırsınız. Huzurlu bir hafta olmaz hiçbir zaman sizin için. Hakemin verdiği her karar sizi yerinizden hoplatabilir. Yöneticinin bir demeci bıçaklarınızı bilemenize sebep olabilir. Yorumcunun bir yorumu neden böyle bir iş kolu olduğunu sorgulatır. Spikerin bir cümlesi hangi "taraf"ın  kazanmasının kimin çıkarına olduğunu ortaya çıkartır. Bu kadar negatif elektriğin olduğu yerde hep bir yanılsama vardır. Oynanan oyunun bizim eğlenmemiz için olduğu yanılgısıdır bu. Enteresan olan, olayların sebebi olan kişilerin bütün bu olan biten kaostan bile mutlu olabilecek şeyler çıkartabilmesidir.

Birileri hesap vermeli. Birileri yaptıklarının cezasını çekmeli. Bu ülkenin büyük çilelerinden biri de adalete olan güvensizliktir. Ama ben burada vicdanların adaletinden söz ediyorum. Ortaya koyduğunuz isyanın sonucunu görmeden bu davadan vazgeçmeyin. Kendi vicdanlarınızda yargılayın olan biteni. Tepki verin. Yumruğunuzu vurun. Beklediğiniz gerçeklerle hiçbir zaman karşılaşamayacaksınız belki. Çünkü onlar sadece görmek istediklerini görürler. Sizin değil, gücü olanın mutluluğudur, önemli olan. Olsun, siz yine de vazgeçmeyin.

Gün gelir, hesap döner. Unutmayın; iyilerin kıymetini bilmezseniz, kötülerden şikayet etmeye hakkınız olmaz!

1 Mayıs 2012 Salı

BİR DEVRİN SONU

Çok gecikmiş bir karardı belki, uzun zamandır da beraberdik. 12 yıl oldu herhalde. Teleon'un kutusunu iade edişim dün gibi! Ama bunu yapmam gerekiyordu. Kendime olan saygımı yitirmeye başlamıştım.  Bu süreci hızlandıran Yıldırım Demirören'e teşekkür etmem lazım belki de. Dün yaptığı inanılmaz açıklamalarla beni kendime getirdi. Hangi ülkede ne tarz insanlarla beraber yaşadığımı, ne yaparsak yapalım, düzenin değişmeyeceğini gözüme gözüme soktu. Utandım! Bu güruhla aynı havayı solumaktan, aynı sevdanın peşinde koşmaktan. Aramızda tabii ki bariz farklar var. Ben bu sevdanın peşinden hiçbir karşılık beklemeden koşarken, sizler daha başka kimi nasıl yok edeceğinizin derdindesiniz. Bu sporun bütün kaynaklarını kuruttuğunuz yetmedi, en sonunda ruhunu da öldürdünüz.

Kendiniz dışında kimsenin fikrini sormayın, sorduklarınızı da sallamayın. Taraftarlar hiç konuşmasın. Sadece ürün ve kombine alsın. Siz İstanbul'da istediğiniz gibi at koşturun. Bunu yaparken de öyle bir duygu sömürüsü yapın ki, bütün ahlaksızlıklarınızın üstü en üst kademeler tarafından örtülsün.

Kendinizi kandırıyorsunuz. Dünyanın en büyük bilmem kaçıncı futbol ekonomisi dediğiniz "şey" var ya, 5 sene sonra nerede olacak, farkında mısınız? Ben farkındayım. Sizin de farkında olduğunuzu biliyorum. Ama bunu itiraf edemiyorsunuz. İşinize gelmiyor. Bu yaptığınız, büyük bir ayıptır. Yaptığınız ayıbın cezasını bir şekilde yaşayacaksınız.

Tarihinden ve saatinden henüz emin olamadığım, ne de olsa her an değişebilir, Fenerbahçe-Galatasaray Süper Final Karşılaşması'ndan sonra benim için Digiturk bitmiştir. Seneye kombinemi alırım. Gidebildiğim maça giderim. Diğerlerini de dışarıda bir yerde izlerim. Yine de sizin pis sermayelerinizin kaynağı Digiturk'un o iğrenç kutusunu evime sokmam. Bu kararı vermemde bana yardımcı olan Yıldırım Demirören'e sevgilerimi iletiyorum! İnşallah o çok sevdiğin futbol topunun seni ve yanındakileri de yok ettiği günleri görürüz. Azalarak bitin!