1 Şubat 2011 Salı

PARA KONUŞUR

Ara transfer dönemi Avrupa'da büyük bir hareketlilikle geçti. Başarılı olma potansiyelleriyle küçük takımlardan büyük takımlara geçen oyuncular bir tarafta; zamanında büyük bedeller ödenerek alınmasına rağmen, ihtiyaçlara cevap veremediği ya da misyonunu tamamladığı için daha küçük takımlara geçen oyuncular diğer tarafta. En tepede ise, zaten piyasaları olup, şu anda para basan kulüplere geçen oyuncular var. Son olarak Fernando Torres, Chelsea'ye geçerek bütün dünyanın gözünü tekrar Premier Lig'e çevirdi. Bir de üstüne haftasonu oynanacak olan Chelsea-Liverpool maçı heyecanı ikiye katladı. Sporda pazarlamanın önemini görebilmek için güzel bir fırsat. Premier Lig bu konuda "en iyi" olduğunu bir kez daha kanıtladı. Aslında her şey Barcelona'yı yenebilmek için, biliyorum! Ama La Liga daha birkaç sene daha Barcelona ve Real Madrid'in mücadelesine sahne olacak gibi. Ligi cazip kılan şey daha çok takımın mücadelenin içine girmesi. İngiltere'de en azından para yoluyla 1-2 takım daha yaratıldı. Taraftar zaten olaya ayrı bir hava katıyor. 

Fernando Torres transferi bir kez daha gösterdi ki, artık günümüz futbol dünyasında "forma aşkı" denen kavram devre dışı. Kulübüyle özdeşleşen oyuncusu sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Belki o oyuncular da büyük takımlarda oynadıkları için başka takımlara gitme gereğini duymuyorlar; ama aidiyet duygusu başka bir şey. Francesco Totti veya Alessandro del Piero aklıma ilk gelenler. Francesco Totti uzun yıllar Şampiyonlar Ligi göremedi. Alessandro Del Piero ikinci lige düştüklerinde bile gemisini terk etmedi. Bu hareketler bu oyuncuları o kulüplerin tarihine kazıyor.

Türk takımlarının transferde yaptıkları (daha doğrusu yapamadıkları) ise takdire şayan. Enteresan olan; yukarıda ikinci bölümde bahsettiğimiz oyunculardan (büyük takımdan küçük takıma geçenler) bazılarının zamanında takımlarımızla isimleri çok anılmasına rağmen, gittikleri takımların bizim takımlarımızdan (bizim bakış açımıza göre) daha hedefsiz olmaları. Bunun en önemli sebepleri, alıştıkları ülkeden veya düzenden ayrılmak istememeleri ve beklentilerinin de düşmesi olabilir. Aileler de bu konuda çok önemli bir etken. Bütün bunları göz önüne alarak, içinde bulundukları sezonda gelecek sezonun çalışmalarını yapmak ve işlerini son güne bırakmamak en akıllı davranış olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder