14 Şubat 2011 Pazartesi

SUSMAYIN!

Az konuşup çok iş yapan insanların önemini biliyoruz. Sürekli dile getiriyoruz. Ama Türkiye'de (büyük) spor kulüplerinin başkanları kendilerine ait bir dünyada yaşıyorlar. Her söylediklerinin doğru olduğunu düşünüp karşı tarafa her şeyi söyleyebileceklerini düşünüyorlar. Sonra onların ağızlarının içine bakan taraftarları cepheye çağırıyorlar. N'oluyoruz? Her gün birisi beyanat veriyor. Biri diğerinin altında kalmak istemiyor. Takımlarının çok kötü olduğunun farkında olmalarına rağmen, dikkatleri başka tarafa çekmek onlar için her zor zamanda uygulanabilecek bir taktik olabilir; ancak futbolu gerçek anlamda seven insanlar artık bu muhabbetlerden sıkıldı.

Futbol dünyası kendi devrimini yapmalı. Güzel oyunu sahaya yansıtabilmek için, bu oyunu çirkinleştiren bütün elementleri dışlamalı. Futbol Federasyonu ilk kez ciddi bir çıkış yapıyor, ama samimiyeti sorgulanıyor. Marka değerinden bahsediyorlar. Diğer büyük liglerle karşılaştırılamayacak küçüklükte rakamlardan bahsediyoruz. Yine de bu işten birçok işi ekmek yiyor. Kulüpler ve federasyon, lige ilgiyi arttıracak konularda beyin fırtınası yapacaklarına, aynı kısır döngüde dolanıyorlar. Taraftarları işin içine daha fazla sokan, aidiyet duygularını sömürmeden gerekli hizmetlerin sağlanacağı bir düzen gelmeli. Bu durum kimin işine gelir, kimin gelmez, bilemiyorum. Ama üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu arada, taraftar derken belli taraftar gruplarından kesinlikle bahsetmiyorum. Parasını verip o sahaya gelen herkes, kulübüyle güzel şeyler paylaşmayı hak etmiş demektir. 

Böyle devam ederse, bir gün dönüp baktıklarında bir adım ileriye gidememiş olacağız. Eğer altımızdaki ülkeler kendini geliştirmiş olursa, onların da altına ineceğiz. Atacağınız adımlar, Türk futbolunda her şeye etki edebilir. Sporda şiddetten milli takıma, her şeyi daha iyi durumda görmek istiyoruz. Bunun için inisiyatif almalı, gerekeni yapmalısınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder