Fenerbahçe Spor Kulübü amatör branşlarda tarihinin en başarılı dönemlerini yaşıyor. İşi ehillerine teslim eden Aziz Yıldırım, bunun karşılığını Avrupa'da elde edilen galibiyetlerle alıyor. Kadın voleybol ve basketbol takımları ile erkek basketbol takımının mükemmel kadrolarını (Taurasi olayına rağmen) iyi hocalarla birleştirip, bir de bunun üstüne başarılı yöneticiler ekleyince, hedefe adım adım yaklaşıyorlar. Bunların hepsi güzel. Ama Aziz Yıldırım dayanamıyor. Özellikle futbol takımıyla ilgili yaptığı hamlelerle kendisi hakkında düşünülen fikirlerin haksız olmadığını gösteriyor. Hakemlerle ilgili söyledikleri, oda basmaları, kendisine sorulan en basit soruları bile tersleyerek cevaplaması,... Bütün bunlar üst düzey bir yöneticinin yapmaması gereken hareketler. Takımını çok seviyor olabilir, ama o kulüp her şekilde büyük.
Aykut Kocaman'ı geçen sene sportif direktör yaptığında, diğer branşlarda gerçekleştirilen devrimin futbolda da olabileceğine inananlar, sene sonunda hayal kırıklığına uğradılar. Bu, Aykut Kocaman'ı teknik direktörlüğe hazırlamak için hazırlanan bir zeminse, bunu Christoph Daum'a da açıklamak gerekirdi. O zaman, sene başında yaşanan skandal da (Christoph Daum'un antremana çıkması) gerçekleşmezdi. Önce Şampiyonlar Ligi, sonra Avrupa Ligi ön elemelerinde yaşanan başarısızlıklara kılıf aramakla geçen vakitlerini yeni bir vizyon yaratmaya harcasalardı, ilerisi için daha ümitli konuşabilirdim. Ama bu sene Fenerbahçe'nin Süper Lig'i kazanması gerçeklerin üzerini örtmekten başka bir işe yaramayacak.
Büyüklük bazen hiçbir şey söylemeden sadece işini yapmaktır. Sizi takdir edecek insanlar elbet bulunur. Daha çok bağıranın daha çok kazandığını zannedenler, varlığını sadece kendilerinin bildiği dünyalarında debelenip dururlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder