Çok çekingenler. Korkuyorlar. Tedirginler. Yoksa aslında o kadar yetenekli değiller mi? 2010-2011 sezonu Galatasaray'ın deplasmanda, Trabzonspor'un ise evinde büyük sıkıntılar yaşadığı bir sezon olarak hatırlanacak. Aslında daha önce de böyle sezonları daha önce de yaşamışlardır elbet. Ama şu anda değerleri milyon Euro'larla veya TL'lerle ölçülen oyuncular-ki hiçbir zaman o kadar etmediklerini savunurum-bu durumlara düşünce, insanlar şaşırıyor, kızıyor. Umut Bulut 2 metreden boş kaleye atamıyor. Mustafa Sarp topu 2 metre ileri süremiyor. Belki ikisininde yapmakta zorlanacakları hareketler bunlar! O zaman yanlış takımlarda oynuyorlar.
Trabzonspor tarafına bakarsak, medyanın sürekli olarak pompaladığı taraftar baskısı kendini göstermeye başladı. Bunca yıldır (özellikle 1996'da) şampiyon olamamalarının sebeplerini düşünüp, ona göre hareket etmeleri gerekiyor. Aynı hatayı bir kez daha yapmak onlara sadece zaman kaybettiriyor. Oyuncu bazında baktığımızda ise, çok şaşırtıcı şeyler görüyorum. Yıllardır patlaması beklenen, taraftarın sevgilisi İbrahima Yattara'nın bencilliği takıma zarar veriyor. Maçın en kritik anında boş durumdaki arkadaşına pas vermemesi, insanı çileden çıkartıyor. Yeni bir "Arveladze Kardeşler" bulma sevdası, onları "Brozek Kardeşler"e yöneltti. Ne kadar hazırlardı? Şu ana kadar takıma ne kattılar veya ne götürdüler? Hepsi tartışılır. Ama eksisinin artısından fazla olduğu görülüyor. Sadri Şener'in zaman zaman yaptığı komik açıklamalar ise kendisine yakışmıyor. Daha sakin olmalı ve Şenol Güneş'in arkasında itici güç olmayı sürdürmeli.
Galatasaray'da ise sadece Türk Telekom Arena'nın taraftara getirdiği bir heyecan vardı. 15 Ocak 2011'de Adnan Polat ve siyaset dünyası davranışlarıyla, daha sonraki haftalarda da futbolcular oynadıkları oyunla hepsini alıp götürdüler. Trabzonspor seyircisinin takımına yaptığını Gheorghe Hagi de Galatasaray'a yapıyor. Severken öldürmek diye buna deniyor. Yapmak istediği çok şey olabilir. Ama gözüken o ki, saha kenarındaki Gheorghe Hagi, saha içine 10 yıl önceki gibi hükmedemiyor. O zamanlar beyninin ona söylediklerini ayakları yapabiliyordu. Ama şu anda o beyindekileri sahaya aktaracak ayaklar yok. Olmaya en yakın olanı da enteresan sebeplerden dolayı gönderiyor.
Bu sene Trabzonspor şampiyon olabilir. Ama oyuncularını tek tek gözden geçirmesi lazım. Yedek kulübesi kuvvetli olan bir kadro her zaman takım içi mücadeleyi ön plana çıkartır. Alternatifinin olmadığını düşünen oyuncunun performansının düşmesi normaldir. Galatasaray ise utanç dolu bir sezonu geride bırakıyor. Her şeyi sil baştan yapmak en akıllısı gibi. Başkanından malzemecisine kadar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder