26 Ocak 2011 Çarşamba

TEK YUMRUK

Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşananları unutmak çok zor. Taraftar da bunu unutturmamak adına, geçtiğimiz hafta Taksim'de bir protesto yürüyüşü yaptı. Bu yürüyüşe baskılı rejim ve terbiyesizliğe karşı çıkan bütün futbolseverler katıldı. Güzel bir mozaik oluştu. Bu ülkede bir şeyleri düzeltecek bir grup varsa, yine sporseverlerin içinden çıkacak gibi göründü. Başbakan ise, kendi aleyhine olan bir protestoyu hoşgöremediği için, yürüyüşün arkasında kimin olduğunu merak ettiğini söyledi? Hangi dış mihraklardı bunlar? Zannedersiniz ki, bu insanlar kendi başlarına hiçbir eylemde bulunamazlar. Hep birilerinin ateşlemesiyle patlarlar. Böyle düşünmeye devam edin. Önemsemediğiniz bu insanlar bir gün sizi çok şaşırtacak. 

Beni en çok irrite eden, kendisi konuşurken arkasından sırıtan bakanlarının durumuydu. Her zamanki gibi "Siz nasıl emrederseniz, efendim" modunda oldukları için, kendi doğrularını bile unutuyorlar. Her ortamda çok iyi taraftar olduklarını belirten kişiler, çıkarlarına (para ve mevki ile orantılı) ters düşen bir durum olduğunda, her an sizi satmaya hazırlar. Ama futbol çok büyük bir sosyal olgudur. Bu yüzden sürekli o stadlarda olmak için can atıyorsunuz. Kendinizi göstermek, daha çok tanınmak ve gerekirse, oradaki işadamlarıyla iş bitirmek için. Sonuncusu en önemlisi. Tabii ki yöneticilerin de amacı aynı. Onlar da sizin orada olmanızdan gayet memnun oluyorlar. İşlerini görüyorlar. Ama hiçbiriniz oraya yakışmıyorsunuz. 

Bu yürüyüş bir kez daha gösterdi ki, "sporda şiddet" dediğiniz şeyi de yaratan aslında taraftarlar değil. Ne geçim derdi, ne stres atma. Hiçbiri şiddeti çağrıştırmıyor onlar için. Gerekirse, rakibiyle omuz omuza verip haksızlığa karşı tek yumruk oluyorlar. Futbol seyircisi öncelikle takımının varoluşuna aşık. Bu aşk için gerekli bedeli de ödüyor. Bu aşkı kavga ve dövüşle bozan, onu satın alabileceğini düşünen varlıklar kendilerini her yerde ele veriyor.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder