"Çok duygusal bir toplumuz" deriz ya hep. Bunu nereden çıktığını bir türlü anlayamadığım "Akdenizliliğimize" bağlar bazı insanlar. Çabuk parlarız, ani tepkiler gösteririz. Karşımızdakini düşman belleyip, olmadık hakaretleri edebiliriz. Başına acı veren bir olay geldiğinde ise, elimizden geleni yapıp, onu ayağa kaldırmaya çalışırız. En önemlisi, çabuk unuturuz! Yapılan yardımların arkasında hemen başka bir şey olup olmadığını sorgularız. Çok değişken bir yapımız var anlayacağınız. Peki, bütün bu hareketler ne kadar yakışık alıyor?
Türk futbolunun en büyük değerlerinden Lefter Küçükandoniyadis hayata gözlerini yumdu. Hangi takımdan olursa olsun, herkes ona olan saygısını belirtti. Hakkı Yeten ve Metin Oktay'dan sonra bir başka büyük kulübün en büyük efsanesini uğurladık. Futbolumuzun tarihinin en sıkıntılı günlerini geçirdiği bu zamanlarda çok önemli bir samimiyet sınavıdır bu an. Bu adamların yarattığı "takımlar üstü" insaniyet duygusunun bütün insanlarımıza sirayet etmesini diliyorum. Temsil ettiği renklere olan sevdalarının ötesinde, insana olan sevgileridir onları bu kadar büyük yapan. Yaptıkları hareketlerle, çok önemli insanlar olduklarını düşündüğümüz kulüp başkanlarından daha büyük etkiler yaratmışlardır. Bugünün spor dünyasında bu çapta önemli şahsiyetlerin ortaya çıkamaması bizim ayıbımızdır. Her şeyin sebebini paraya bağlamak, kolaya kaçmaktır.
Bir takımın nasıl sevilmesi gerektiğini öğrenmek için onların hayatlarını tekrar tekrar okumalı ve bizi bu hale getiren insanlardan bir an önce kurtulmalıyız. Gözlerinize inen perdeleri kaldırın artık! Saha dışında rakip takım taraftarını bıçaklayan, saha içinde rakibinin ayağını kıran zihniyeti bir an önce ortadan kaldıralım. Sonuçları kime dokunacaksa, siz sağduyulu insanlara dokunmayacağı kesin, gerekli temizliğin yapılmasına katkıda bulunalım. Bu güzel adamların bize bıraktıkları mirası doğru anlayarak, kendimize gelmemiz dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder