Çok iyimser bir yaklaşım belki, ama gazetelerin/televizyonların tarafsız olduğu bir dünya hayal ediyorum. Sadece tiraj/rating almak uğruna, insanlara hakaret etmeyecekleri bir dünya hayal ediyorum. Okuyanı/İzleyeni aptal yerine koymadıkları bir dünya hayal ediyorum. Sonra yüzüme bir su çarpıyorum. Türkiye'de yaşadığımı hatırlıyorum.
Fanatik gazetesi zaten kuruluş dönemindeki reklamlarla piyasanın neresinde duracağını göstermişti. Duruşu bozmamak önemlidir. Ama bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösteriyor diye, bizi kırk yılda bir doğru bir haber görmeye mahkum etmek neden?
Fatih Terim'i seviyorum diye yakınlarım tarafından bir sürü laf yiyorum. Ama bu piyasada olması gereken adamlardan biri olduğunu yaptığı her basın toplantısından sonra bir kez daha anlıyorum. Basına anladıkları dilden konuşuyor, lafını esirgemiyor. Piyasayı manipüle eden, gerekirse, her türlü ahlâki normdan yoksun olabilen bu gruba bazen haddini bildirmek gerekiyor. Bu davranışı, hak ettiklerinde, hakkını vererek her kim yapıyorsa, bir sporsever olarak sonuna kadar yanında olacağım.
Sağduyulu sporseverlerden beklentim; birbirleriyle saçma sapan slogan yarışları yapmayı bırakıp, oyunun keyfine varmalarıdır. Ortada keyif alınacak çok şey olmayabilir. Bu bizi umutsuzluğa sevk etmesin. Yıllarca "Halk bunu istiyor" saçmalıklarıyla uyutulduk. Belki bizim olası düzgünlüğümüz, bunların kendilerini biraz derleyip toparlamalarına ön ayak olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder