66. dakikada Oscar Cardozo topu filelere gönderdiğinde, milyonlarca Türk vatandaşı gibi ben de ayağa fırladım. Ama sevincimi yeteri kadar yaşayamamamın tek bir sebebi vardı: Gökhan Gönül. Başına yediği tekme yürekleri ağızlara getirdi. Bir an için insanlığımı hatırlattı. Maç bitince ise, çok sevinemesem de, Benfica'nın turu geçmesi ile gelen bir rahatlama oldu.
Fenerbahçe'nin Avrupa'da aldığı her başarılı skorda sıkıntı yaşadığımı itiraf etmeliyim. Maçlardan sonraki haftalar boyunca bir sonraki maçta ne olacağı düşündüğüm için olaylara konsantre olmakta zorlandım. Bu duruma yakınlarımın da şaşırdığını söyleyebilirim. Ancak ben şaşılacak bir şey göremiyorum! Her futbol muhabbetinin baş köşesinde yer etmiş olan "endüstriyel futbol"un getirdiği sonuçlardan biri bu. Rakibiniz her yerde yine rakibiniz. İster bu topraklarda, ister yurtdışında. Kazandığı her maç onun kasasına giren para, sıralamada üst sıralara yükselmek demek. Mücadele artık her yerde devam ediyor. Artık 1980'li yıllarda değiliz. Alınan galibiyetler kendimizi dünyaya ispat etmek için değil, ezeli rakibinizi psikolojik olarak ezmek için bir fırsat. "Ama Türkiye, her konuda olduğu gibi, bu konuda da dünyanın kalanından ayrışıyor" derseniz, sizi söylediklerinizi ispata davet etmek zorunda kalabilirim. Bunu bir "vatan hainliği" olarak göstermeye çalışmak ise, sadece başkalarına yaranmak için yapılan popülist bir harekettir.
Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanı olması, Türk futbolunun milâtlarından biridir. Başkan olduğu 1998 yılından itibaren, Galatasaray'ın sekizinci Türkiye şampiyonluğunu yaşayacak olması Galatasaray taraftarı için mutluluk verici olsa da, Galatasaraylılar arasında Aziz Yıldırım'ın varlığından, bu açıdan da olsa, keyif alanların sayısının fazla olduğunu zannetmiyorum. Ülke futbolunu yönetenlerin ne iş yaptıklarının farkında olmaması, tehditlere boyun eğmeği bırakın, asıl tehdidin kendileri olması; işin keyif kaçıran noktaları.
Rakibiniz artık sadece rakibiniz değil, neredeyse düşmanınız. Onların mutluluğu, sizin mutsuzluğunuz! Tepeden bir demir yumruk inip, "Adam gibi oynayın, yoksa topunuzu alırım!" demediği müddetçe, ya da bizi kendimize getirmek için, İngiltere olduğu gibi, bazı radikal kararlar alınmazsa, bu iş maalesef böyle sürüp gidecek gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder