Daha çok bağıranın daha çok şey kazandığı bir ortamdayız. Suçu sabit olmasına rağmen, mağdur rolü oynayanlar, kendi kulübünü batırdıktan sonra Türk futbolunu yönetmekte hiçbir beis görmeyenler ve sırf para için bu duruma göz yumanlar, vs. Bütün bu pisliğin içinde olmak gerekli mi? Eğer bu ülkede yaşıyorsanız, maalesef gerekli.
Geçen sezonu tam bir gurur meselesi haline getirmiştim. Yaratılan play-off saçmalığı, artık içi boşalan "marka değeri" safsataları ile mücadelemiz çok farklı bir hal almıştı ve kazanılan şampiyonluğun değeri büyüktü. Bu sezon da aynı yolda ilerliyoruz. Yapılan önemli transferler bile yönetim ile teknik heyet arasında anlaşmazlık çıkma sebebi olsun diye dua eden, böyle bir ortam yaratmak için elinden geleni yapan bir güruh var. Fatih Terim'den nefret eden, onun kimler tarafından nasıl bu hale getirildiğini sorgulamayan, hayatlarında onun yaptıklarının binde birini gerçekleştirememesine rağmen, her başarısında bir tesadüf arayan bir güruh var. Ama anlayamadıkları tek şey; bütün bu uğraşıları Galatasaray'ı daha hırslı, daha kuvvetli bir hale getiriyor. Taraftarı daha inançlı yapıyor.
8'inci sezonunda 6'ıncı şampiyonluğuna giden bir teknik direktörün rakibimde olmasını ben de istemem. Kimse onun kişisel huysuzluklarından ve bazı dostlarından (!) bahsetmesin! Sanki o insanlarla dostluk kurmak ölüm sebebiymiş gibi. Bu dünya meleklerden oluşmuyor. Kimse sizden de melek olmanızı beklemiyor. İmkânınız olsa, bizi yok etmek için elinizden geleni yapacağınızı biliyoruz ve başımıza vurup ekmeğimizi almanızı engelliyoruz. Bu oyunun bu şekilde oynanmasını siz istediniz. Hepsi bu!